Core Web Vitals sınır değerlerini, SEO’ya etkisini ve kullanıcı deneyimini detaylı biçimde analiz eden kapsamlı rehberimizle dijital performansınızı artırın.
Largest Contentful Paint (LCP), bir sayfanın ana içeriğinin ne kadar sürede yüklendiğini gösteren temel bir metriktir. LCP metriği, bir web sitesinin ziyaretçi üzerindeki ilk izlenimini doğrudan etkiler. Google’a göre iyi bir kullanıcı deneyimi için LCP değeri 2.5 saniyenin altında olmalıdır. 2.5 ile 4 saniye arası “geliştirilebilir”, 4 saniyenin üzeri ise “zayıf” olarak değerlendirilir.
Peki, neden bu kadar kritik? Ziyaretçi, aradığı bilgiye hızlıca ulaşmak ister. Eğer sayfa geç yükleniyorsa kullanıcı deneyimi olumsuz etkilenir, hemen çıkma oranı artar. Örneğin, e-ticaret sitelerinde sayfa geç yüklendiğinde potansiyel müşterinin satın alma ihtimali büyük ölçüde düşer. Bu nedenle sayfa yapınızda gereksiz kodlardan arınmış, hızlı sunucu yanıt süreleri olan ve optimize edilmiş medya dosyaları barındırmalısınız.
Kurumsal ajanslar için bu metrik sadece teknik bir gösterge değil, aynı zamanda marka itibarı ile doğrudan ilişkilidir. Hızlı açılan bir site, profesyonellik ve güven duygusu yaratır. Kullanıcının algısında markanın dijital olgunluğunu temsil eder. Hedef kitleniz profesyonel hizmet bekliyorsa, LCP performansınız onları ilk saniyeden kazanma veya kaybetme anıdır.
First Input Delay (FID), kullanıcının bir sayfayla ilk etkileşimi (örneğin bir butona tıklama) ile tarayıcının bu etkileşime yanıt vermesi arasındaki süreyi ölçer. Google’a göre ideal FID süresi 100 milisaniyenin altında olmalıdır. 100-300 ms arası geliştirilebilir, 300 ms üzeri ise kullanıcı için gecikmeli ve sinir bozucu bir deneyim yaratır.
Modern kullanıcı davranışlarına bakalım: Bir blog yazısına giren kullanıcı hemen bir kategoriye tıklamak, bir formu doldurmak ya da video başlatmak ister. Ancak sayfa arka planda hâlâ yükleniyorsa ve bu komutlara geç cevap veriyorsa kullanıcı deneyimi sekteye uğrar. Bu da doğrudan müşteri memnuniyetini ve dönüşüm oranlarını etkiler.
Kurumsal projelerde JavaScript’in optimizasyonu büyük önem taşır. Özellikle üçüncü parti script’ler ve ağır kütüphaneler FID süresini artırabilir. Peki çözüm nedir? Lazy loading, kod bölme (code splitting) ve etkin önceliklendirme teknikleri kullanılarak FID değerleri optimize edilmelidir. Ayrıca interaktif öğeler sayfa yüklenmeden devreye sokulmamalı, kritik görevler asenkron çalıştırılmalıdır.
Cumulative Layout Shift (CLS), sayfa yüklendikçe gerçekleşen düzen değişikliklerinin toplam skorudur. Yani bir butona tıklamak isterken ekranın kayması ve yanlış bir öğeye tıklamanız… İşte bu bir CLS sorunudur. Google’ın kabul ettiği CLS sınırı 0.1’in altıdır. 0.1–0.25 arası orta seviye, 0.25 üzeri ise kötü kullanıcı deneyimi anlamına gelir.
Bu metrik, sadece bir görsel kayma problemi gibi görünse de kullanıcıyı kaybetmenin en hızlı yollarından biridir. Özellikle mobil cihazlarda sık rastlanan bu durum, sayfanın profesyonel görünümünü bozar. Üstelik alışveriş veya başvuru gibi kritik işlemlerde kullanıcıyı doğrudan hataya sürükleyebilir.
Kurumsal web siteleri için CLS sadece bir tasarım sorunu değil; güvenilirlik ve kullanılabilirlik problemidir. Görsel elementlerin doğru konumlanması, reklam öğelerinin sabitlenmesi, boyutların baştan tanımlanması gibi önlemlerle bu metrik iyileştirilebilir. CLS, aynı zamanda Google sıralamalarına doğrudan etki eden faktörler arasında yer alır. Web sitenizin profesyonel kimliğini korumak istiyorsanız, bu metriği hafife almamalısınız.
Core Web Vitals sadece teknik metrikler değil, kullanıcı deneyimini doğrudan etkileyen performans göstergeleridir. Peki, bu metrikleri nasıl ölçmeli ve doğru yorumlamalıyız? Google’ın sunduğu araçlar (Google PageSpeed Insights, Lighthouse, Search Console gibi) bu konuda önemli ipuçları sunar. Ancak sadece skorları görmek yeterli değildir. Verilerin bağlamı iyi analiz edilmelidir.
Örneğin PageSpeed Insights’tan gelen bir düşük LCP skoru, hangi görselin ya da HTML öğesinin yüklenmede geciktiğini açıkça belirtir. Ancak yorumlama aşamasında şu soruları sormalıyız: Bu içerik kullanıcı için ne kadar kritik? Alternatif görsel ya da farklı yerleşim çözümleriyle daha hızlı yüklenebilir mi?
Bir başka önemli nokta da alan (field) verisi ile laboratuvar (lab) verisi arasındaki farktır. Lab verileri simüle edilmiş test sonuçlarıdır, alan verileri ise gerçek kullanıcı deneyimlerinden gelir. Stratejinizi oluştururken mutlaka gerçek verileri dikkate almalı ve A/B testleri ile hangi değişikliklerin etkili olduğunu kontrol etmelisiniz.
Ajans olarak müşterilerimize sunduğumuz her dijital projede bu verileri aktif şekilde analiz ediyoruz. Çünkü sadece görsel olarak güzel görünen değil, aynı zamanda hızlı, etkileşimli ve kararlı çalışan web siteleri kazandırır. Unutmayın; Core Web Vitals sadece SEO değil, dijital başarı ve dönüşüm oranları için de kilit unsurlardır.
Google, 2021 itibarıyla Core Web Vitals’ı resmi sıralama faktörü olarak kabul etti. Bu da demek oluyor ki kullanıcı deneyimi zayıf olan bir site, içerik kalitesi ne kadar iyi olursa olsun arama motorlarında geri planda kalabilir. Özellikle rekabetin yüksek olduğu sektörlerde, bu fark ciddi trafik kayıplarına yol açabilir.
SEO stratejinizde LCP, FID ve CLS metriklerini iyileştirmek yalnızca teknik ekiplerin sorumluluğu olmamalı. İçerik yöneticileri, tasarımcılar ve geliştiriciler ortak bir deneyim vizyonu oluşturmalıdır. Örneğin içerik yüklenme hızı için metin odaklı içerikler tercih edilirken, medya dosyaları optimize edilmeli ve aşırı animasyon kullanımından kaçınılmalıdır.
Peki bu metrikleri iyileştirmenin doğrudan katkısı ne olur? Daha düşük hemen çıkma oranı, daha yüksek sayfa gezme süresi, artan dönüşüm oranları ve en önemlisi: Google sıralamalarında yukarı tırmanış. Core Web Vitals, SEO’nun teknik ayağıdır ama sonuçları doğrudan ticari başarıya yansır.
Kurumsal markalar için sürdürülebilir dijital büyüme ancak bu metriklerin düzenli takibi, raporlaması ve stratejik müdahaleleriyle mümkün olur. Ajans olarak biz, bu dönüşümü yönetmenizi sağlıyoruz.